5 Aralık 2010 Pazar

İntibah - Cezmi ve Namık Kemal'in Romancılığı


Son Pişmanlık adını taşıyan ilk romanı, İntibah yahut Ali Bey'in Sergüzeşti adıyla 1876'da basılmıştır. Diğer romanı ise konusunu tarihten alan ve edebiyatımızdaki ilk tarihî roman olan Cezmi'dir. Namık Kemal'in iki romanı da Batılı anlayışla yazılmış İlk edebî romanlarımızdandır. O dönemde edebiyatı¬mızda romanın olmayışı veya yazılan romanların edebî bir de¬ğer taşımayışı(roman tekniği açısından kusurlu oluşları), Namık Kemal'i, roman yazmak İçin harekete geçmiştir.
Namık Kemal'e göre roman, faydalı bir eğlencedir. Namık Ke¬mal, Mukaddime-i Celâl'de: "Romandan amaç, gerçekte ol¬mamışsa bile gerçekleşmesi olabilir bir olguyu, ahlâk, duygular ve olasılıklara ilişkin her çeşit ayrıntılarıyla birlik betimle¬mektir." diyerek roman görüşünü açıklamıştır.(Kemâl’in roman ile ilgili görüşleri)
Edebiyatımızdaki İlk romantik romancı olan Namık Kemal, Türk klasik ve halk hikâyelerine karşı olmasına rağmen, bu ilk roman denemesinde kendisini halk hikâyelerinin bazı özellikle¬rinden kurtaramamış, Ahmet Mithat gibi, bazen olaya üçüncü kişi olarak karışıp kendi düşüncelerini söylemiştir.
Namık Ke¬mal, İntİbah'ın konusunda eski meddah hikâyelerimizden Hançerli Hanım'ın Hİkaye-i Garibesi'nden esinlenmiştir.
Namık Kemal, mekân ve olay betimlemelerinde realisttir. Doğa ve karakter betimlemelerinde Öznel bir tutum sergilemiştir. Ro¬manın başlangıcındaki bahar betimlemesinde Divan şiirinin ha¬yal unsurlarını kullanmıştır, Romanda psikolojik analizlerin ya¬pılması gerektiğine inanan Namık Kemal, İntibah'ta bu konuda başarılı olamamıştır. Psikolojik analizlerde ve çevre betimleme¬lerinde başarılı olamasa da dönemin diğer eserleriyle karşılaş¬tırıldığında Namık Kemal'in çevre ve psikoloji tasvirleri bakımın¬dan, ileri bir adım attığı anlaşılır.
Namık Kemal, romanlarında bir aşk serüveninin cazibesinden, onun uyandıracağı ilgi ve heyecandan faydalanmaya çalışmış¬tır. Romantizmin etkisiyle trajik bir sonla biten olayların sonu¬cunda kötüler cezalandırılır. Sanatçı, bu romanı ile o donem ya¬şanması olası olayları ve toplumdaki çarpıklıkları işlemiştir. Romanın giriş bölümünde bulunan Çamlıca'da erkeklerin kadınlara laf attığını, kötü kadınların eğlence yerlerinde dolaşarak Ali Bey gibi saf ve temiz insanları tuzakla-rına düşürerek aile huzuruna zarar verdiklerini görüyoruz. Na¬mık Kemal romanda temel olarak bu mesajı vermek istemiştir. Bu da aynı zamanda romanın eğitici yönünü ortaya koymakta¬dır. Yazar olayın merkezine aileyi alarak bu tür çarpık aşkların aile saadetine zarar verdiğini ortaya koymak istemiş, böylece romanın eğitici yönünü de güçlendirmiştir.
Romantizm akımının etkisiyle romanda iyi ve kötü karakterler çizilmiştir. Ali Bey, Dilaşup ve Ali Bey'in annesi iyi; Mahpeyker ve Abdullah Efendi kötü karakterlerdir. Bu karakterler romanda şu şekilde betimlenmiştir: "Ali Bey, zengin bir ailenin bir tek evlâdı, yirmi bir, yirmi iki yaşlarında bir delikanlıydı. On ya¬şına bastığı zaman birkaç yabancı di! öğrenmiş bulunuyor¬du. Tanınmış ediplerimiz, küçük Ali'yi çok takdir ediyor, kül¬tür alanında gayet İstidatlı buluyorlardı." "Mehpeyker, terbi¬ye ve ahlâk bakımından Ali Beyin tamamen zıddıydı. Düşük ahlâklı bir aileden yetişmiş; daha on dört,, on beş yaşına gelmeden rezaletin her çeşidini öğrenmişti." Dilaşup ise çok güzel bir kızdır Az çok okuması yazması vardır. Piyano çalma¬sını bilmektedir. Dikiş konusunda ustadır. İyi niyetli ve temiz kalpli, saf bir cariyedir
Romantizm akımının iyi-kötü çatışması anlayışının gereği ola-rak romanın sonunda kötüler cezasını görür. Bu yolda iyiler de ellerindekiler! kaybeder veya onlar da ölürler. "Kötü yoldan iyi¬lik çıkmaz." mesajı verilmiş olur. Bu düşünceyi işlemek için de kişilerin romanda belli işlevleri vardır. Mahpeyker ile kötülerin insanın başına nasıl kötülük getireceği, Ali Bey karakteri ile kö¬tülerin peşinden koşan iyilerin karşılaşacağı olaylar verilmiş olur.
Romanda anlatılan olaylar o dönemin toplumsal yaşamında karşılaşılabilecek olaylardır. Ali Bey de Mahpeyker de o dö-nemde günlük yaşamın içinde var olan tiplerdir. Bu, birbirine ters iki tip arasında yaşanan aşk acı bir şekilde bitmiştir. Roma¬nın konusundaki gelişme de bu çarpıklığın doğuracağı yanlış¬lar üzerine kurulmuştur.
Eserde gözlemci bakış açısı vardır. Anlatıcı, olayların içinde ol¬mayan yazardır. Bununla birlikte yer yer yazar, olayın içine gi¬rerek kendisini hissettirir. Yukarıdaki metinde geçen şu bölüm¬de yazar araya girerek düşüncelerini açıklar: "Fakat memleke¬timizin ve insanlarımızın hali malûm... Doğruyu söyleyeni dokuz köyden kovuyorlar. Ahbaplar arasında da kalbin üzüntülerini dosdoğru ve samimî olarak açığa vurmak çok defa hoş karşılanmıyor. Buna karşılık, meselâ eğlence gibi alelade şeylerde bile, insanın hoşuna gitmeyen bir durumu beğeniyormuş gibi görünerek riyakârlık yapması insanlık vazifelerinden sayılıyor."
İdealist bir vatansever olan Namık Kemal, Ali Bey'in Mahpeyker'le yaşadığı aş¬kı yanlış bulmuş ve roma¬nını romantik sanatçıların bakış açısıyla yazmıştır. Bu bakış açısı romanda açık¬ça hissedilmektedir. Ali Bey'in düşünce yapısı ile Namık Kemal'in düşünce yapısı Örtüştüğünden Na¬mık kemal, İntibah'a kendi düşüncelerini ve kişiliğini de yansıtmıştır.
Büyüklerin sözlerini dinle¬memenin, kötü kadınlarla birlikte olmanın insana ve ailesine verdiği zararın her dönem için geçerli olması romanı güncelleştirmekte, sadece yazıldığı dönemle sınırlı olmaktan çıkarmaktadır.
Edebiyatı halkı bilgilendirerek eğlendirmekte bir araç gören Namık Kemal, İntibah'ta halkın anlayabileceği bir dil kullanmış, Divan nesrindeki gibi süslü bir anlatım yoluna gitmemiştir.
Romantik sanatçılar, seçkin kesim yerine orta soylu sınıfın duygu, düşünce ve yaşam tarzını ön plana çıkarmıştır.
Romantizmde iyi-kötü, doğru-yanlış, güzel-çirkin çatışması öne çıkarılmamıştır.
Ahmet Mithat Efendi, eserlerinde Batılı hikâye ve romanla Türk halk hikâyelerini uzlaştırmaya çalış¬mış, bunu yaparken de Halk hikâyeciliğinden ya¬rarlanmıştır.
Ahmet Mithat Efendi ve Namık Kemal, edebiyatı halkı bilgilendirmek ve bilinçlendirmek için bir araç olarak görmüştür.

Namık Kemal'in önce iki cilt olarak düşünüp yalnız bir cildini yayımlayabildiği Cezmi, Türk edebiyatının ilk tarihî romanıdır. İntibah'ta görülen diyalog azlığı ve hareketsizlik, Cezmi'de de görülür. Bunun başlıca nedeni, yazarın bol ve uzun betimleme¬lerden kendisini alamamasıdır. Romanda, kişi betimlemelerine çok Özen gösterilmiştir. Ancak, dış görünüşe gösterilen Özene karşılık, psikolojik analizler yetersizdir.
Cezmi'de romantizmin asıl etkisi üslûpta görülür. Sanatçı, Cez-mi'de sanatkarane bir üslup kullanmıştır. Namık Kemal, Cez-mi'de kendi gençliğini yaşıyor gibidir.
Cezmi'nin her sayfasında Namık Kemal'in kişiliği belli olmakta-dır. Kahramanların ağzından konuşan; duygularını, heyecanla¬rını ortaya koyan Namık Kemal'dir. Namık Kemal, gerekli gör¬düğü yerde konuyu bir yana bırakıp romanın akışını keserek, Ahmet Mithat Efendi'nin yaptığı gibi konu ile ilişiği olmayan ay¬rıntılara uzun sayfalar ayırır.