5 Aralık 2010 Pazar

Nabizade Nazım (1862 - 1893)



Beşiktaş Askerî Rüştiyesi'nde okumuş, buradan yüzbaşı rütbe¬siyle mezun olmuştur, Bir süre bu okulda matematik ve topog¬rafya dersleri vermiştir. Bu görevine devam ederken kemik ve¬remi hastalığından dolayı Haydarpaşa Hastanesi'ne kaldırıl¬mış, ancak hastalığın pençesinden kurtulamayarak çok genç yaşta vefat etmiştir.
Nabizade Nazım şiir, hikâye ve roman türünde dikkate değer eserler kaleme almıştır. V. Hugo, A. de Musset, A. Dumas, L. Büchner ve Chateaubriand gibi Batılı yazarlardan çeviriler yap¬mıştır.
Şiirde sadece bir amatör olarak kalmış olan sanatçı, hikâye ve roman alanında başarılı eserler vermiştir. Nabizade Nâzım, Tanzimat edebiyatının son yıllarında kendini göstermeye başla¬yan, realist ve natüralist eğilimin temsilcilerinden biridir. Özel¬likle Karabibik adlı eseri, Türk edebiyatında realist akımın ilk yerli örneği olarak kabul edilmiştir. Ancak, o zamana ka¬dar romantizmle beslenmiş ve ona alışmış olan hikâye ve ro-man okuyucusunun baskısı altında bulunduğu için yer yer ro¬mantizme kapılmaktan kurtulamamışsa da, Karabibik ve Zeh¬ra'da realizme çok yaklaşmıştır. Karabibik'in ön sözü, realizm ve natüralizmin küçük bir beyannamesi niteliğindedir. Yazar, rea¬lizm ve natüralizmin esaslarını açıkladıktan sonra, bunlara bir örnek olarak da Karabibik'i yazdığını söyler. Gerçekten sanat¬çı, bu eser ile köy yaşamını gerçekçi bir şekilde yansıtmıştır. Kahramanı bir köylü olan ve olayı Antalya'nın bir köyünde ge¬çen hikâye, köyün bütün hayatını realist bir bakış açısıyla yansıtır. Ya¬zar, realiteye bağlılık düşüncesi ile köylülerin ağız özelliklerini de ay¬nen vermiştir. Bu durumu İle Karabibik, Türk edebiyatındaki köy roman ve hikâye tarzının ilk örnekleri arasındadır.
Nâbîzâde Nazım'ın özelliklerinden biri de eserlerindeki bütün kahramanları kendi seviye ve yetiştikleri çevreye göre konuşturmasıdır.
Nabizade Nazım'tn, Karabibik'i yaz¬madan önce Antalya'nın köylerine gidip çevre, kişiler ve kişilerin ko¬nuşmaları hakkında bilgi sahibi ol¬mak için araştırmalar yapmıştır. Anadolu'yu ve Anadolu'da yaşayan . kişileri yakından bilen yazar, doğallı¬ğı bozmamak için köylülerin konuş¬masını, bu romanda da olduğu gibi vermiştir. "Andalya'dan çağırmışla, muayna olacâmış." cümlesi bunun örneklerinden biridir. Yazar bunu yapmakla yerli ve mahallî öğelerden yararlanmıştır.
Köylülerin bakış açısıyla eserini kaleme alan Nabizade Nazım, köylüler için önemli olan tarla, hayvan gibi yerli öğeleri ön pla¬na çıkarmıştır. Hatta kızların evlenmeleri bile köy hayatındaki yerli öğelere göre şekillenmektedir.

Yazarın "Zehra" adlı romanı, psikolojik tahliller bakımından Na-mık Kemal'in İntibah'ı ile Servet-i Fünûn romanı arasında dik-kate değer bir noktada durmaktadır. Yazar, asıl başarısını Zeh¬ra'da göstermiştir. Bu uzun hikâyedeki denemelerinden sonra romana geçen ve büyük bir gözlem ve araştırma gücüne sahip bulunan Nabizade Nazım, kıskançlık temasına oturtulmuş olan olayı ve olayların geçtiği çevreleri tam bir realizmle betimleme¬yi başardığı gibi, karakterlerin betimlemesinde ve analizinde de aynı başarıya ulaşmıştır. Romandaki psikolojik analizler, he¬le kıskançlık psikolojisinin geliştirilmesi ve ayrıca bazı sosyal çevrelerin tanıtılması dikkate değer bir özenle yapılmıştır. Bu bakımdan Zehra, edebiyatımızda ilk psikolojik roman deneme¬si olarak da kabul edilebilir. Yalnız, devrin genel eğiliminden gelme bir alışkanlıkla, olayda entrika unsuruna fazla yer veril¬miş ve sonuç çok trajik bir şekilde düzenlenmiştir..Her yönden modern bir roman anlayışına eriştiğini gösteren romancı, üslûp bakımından, Namık Kemal'in izindedir. Dilde de, Farsça ve Arapça kelimelerden ve tamlamalardan mümkün olduğu kadar uzaklaşarak, ortalama bir dil kurabilmiştir.
Gerek Karabibik, gerekse Zehra, sanatçının teorik fikirlerinin başarıyla uygulandığı eserlerdir. Nâbîzâde Nazım, Hasba'da roman ile hikâye arasındaki fark üzerinde de durmuş, bu iki tü¬rü tarif etmeye çalışmıştır.
Eserleri: Karabibik, Hikâyeler, Zehra, Hasba, Sevda, Hâlâ Gü-zel (hikâye ve roman), Heves Ettim (şiir)