5 Aralık 2010 Pazar

Recaizâde Mahmut Ekrem'in Romancılığı


Tanzimat edebiyatımızın en önemli şairleri ve yazarları arasın-dadır. Recaizâde Mahmut Ekrem; şiir, eleştiri, hâtıra, çeviri, in-celeme, hikâye, roman, tiyatro alanında 251 aşkın eser vermiş¬tir. En tanınmışları: Afife Anjelik (piyes), Muhsin Bey (hikâye) Şemsa (hikâye) ve Araba Sevdası (roman)'dır.
Edebiyatımıza yeni, daha doğrusu batılı edebî türlerin kazandı-rılmasında Recaizâde Mahmut Ekrem'in de emeği vardır. Hikâye ve roman, işte bu yeni edebî türlerdendir. Ancak önce-likle şunu belirtmek gerekir ki yazar, bu türleri 1890'larda kale-me almıştır. Saime İle İlk hikâye denemesini yapmış, fakat bu eser tefrika edilirken hükümetçe yarıda kesilmiştir. Muhsin Bey romantik bir aşkın hikâyesidir. Onun bu türde en tanınmış ese¬ri Araba Sevdası yahut Bihruz Bey'in Âşıklığı adlı romanıdır. Ba-tılı yaşayış tarzına özenmenin aşırılığını eleştiren bu roman, edebiyatımıza Bihruz Bey tipini kazandırmıştır. Ahmet Mithat'ın Felatun Bey'le Rakım Efendi romanında da Araba Sevdası'ndaki tema daha önce ele alınmış olmakla beraber, Araba Sevdası onunla karşılaştırılmayacak kadar moderndir. Ahmet Mithat Efendi, Doğulu (Rakım Efendi) ve Batılı (Felatun Bey) iki tipi karşılaştırırken Recaizâde Mahmut Ekrem yalnız batılılaş¬mayı hazmedemeyen bir tipin (Bihruz Bey) yaşamını işlemiştir. Romanın kahramanı Bihruz Bey, birçok noktada, Ahmet Mit¬hat'ın Felatun Bey'ine benzemektedir.
Araba Sevdası, konunun seçilişi ve işlenişi bakımından realiz¬min, aşkın başlaması ve gelişmesi bakımından da romantizmin en güzel örneğini sergilemektedir. Romanın bir başka özelliği ise yazarın roman tekniğini iyi kavramış olduğunu göstermesi¬dir. Bununla birlikte Araba Sevdası teknik bakımdan zayıf bir romandır. Teknik bakımından Batılı anlamdaki romanları Halit Ziya, Servet-i Fünûn döneminde yazmıştır.
Recaizâde Mahmut Ekrem, Araba Sevdası'nda, arada Fransız¬ca kelimeler olsa da, çoğunlukla Osmanlıca kelimeler kullan¬mıştır. Romanın dili bu yüzden yalın değildir. Yazarın kullandığı sözcükler, özellikle seçilmiş gibidir. Çok zengin anlamlı kelime¬ler kullanılmıştır. Recaizâde Mahmut Ekrem'in kendine göre özgü bir anlatımı vardır. Bu dil, yaşadığı dönemin edebiyat anlayışı (Tanzimat'ın ikinci dönemi) ile uygunluk göstermektedir.
Edebiyatımızda polemiğin gelişmesinde Recaizâde Mahmut Ekrem'in de katkıları vardır. O, değişik edebî konuları gündeme getirirken zaman zaman edebî tartışmalara girmekten geri kal-mamıştır.
Recaizâde Mahmut Ekrem'in en dikkat çekici özelliği kuramcı oluşudur. Bu yönü ile o, edebiyatımızın düşünen adamı olarak tanınmıştır. Batılı düşünce ve görüşleri edebiyatımıza kazandı¬ran odur. Yeni yetişen gençleri destekleyen, onlara yön veren de odur. Kısacası Recaizâde Mahmut Ekrem, Tanzimat edebi¬yatının çok yönlü bir sanatçısıdır.
Araba Sevdası'nda, gerek olay ve gerekse karakterler tama-mıyla doğal ve yerlidir. Karakterlerin ve olayların betimlemesin¬de realizme son derecede bağlı kalınmış ve realist romana ör¬nek verilmiştir.
Recaizâde Mahmut Ekrem, "Araba Sevdası" romanıyla Türk ro-man tarihimizde, romantizmden realizme geçen ilk romancımızdır.
Recaizâde Mahmut Ekrem, Araba Sevdası (1898) adlı romanı ile yanlış batılılaşmayı ele almıştır. Yayımlanmasından yaklaşık on yıl ön¬ce yazılmış olan Araba Sevdası'nın kahrama¬nı, Bihruz Bey adında, mirasyedi bir paşaza¬dedir. Bütün İşi gücü ve merakı alafranga gi¬yinmek, alafranga yaşayış kurallarına yarım yamalak uymak, Hristiyan azınlıklardan ber¬berlerle ve garsonlarla Fransızca konuşmak ve araba kullanmaktır. Bütün benzerleri gibi Bihruz Bey de, çok basit bir kültüre sahiptir. Fransızcayı değil, Türkçeyi bile doğru dürüst konuşup yazamaz; fakat evinde bir Fransızca öğretme¬ni ve Fransızca konuşabilen bir uşak bulundurmaktan hoşlanır. Yerli ve millî olanı beğenmemek; hatta hor görmek alışkanlığın-dadır. Türkçe konuşurken bile, sözlerine sık sık Fransızca keli¬meler karıştırır. Onun bütün bu vasıfları, okuyucuyu kendisine güldürmek için yeter.
Recaizâde Mahmut Ekrem'in Araba Sevdası, dönemin Fransız yaşam tarzına ve modasına kendini, kaptırmış bir gencin, Bihruz Bey'in, romanıdır, Yazar, dönemin yaşam tarzını renklendirmek için araba sevdası ve aşktan yararlanmıştır. Romanda bu iki unsur, birbiri ile sıkı sıkı¬ya bağlıdır. Araba sevdasına kapılmış olan Bihruz Bey, güzel bir arabanın içinde gördüğü kıza âşık olur. Böylece Bihruz'un yaşamı bir üçlü kısır döngüye girer: Konak hayatı, Batılı yaşa¬yış tarzının sergilendiği seyir yerleri (araba modasının yay¬gın olduğu Çamlıca sefaları ve Beyoğlu) ve aşk.
Bu kısır döngü içinde Bihruz Bey babadan kalma servetini ve çok sevdiği arabasını kaybeder. Yukarıdaki metinde ise âşık ol-duğu Periveş'in gerçek kimliğini öğrenir ve onu da kaybeder.
Sonuç olarak yaptığı yanlışlıklar her şeyini kaybetmesine yol açar. Recaizâde Mahmut Ekrem, Bihruz Bey tiplemesi ile Os-manlı'nın son dönemindeki yanlış batılılaşmayı eleştirmiş ve yanlış batılılaşmanın yol açtığı olumsuzlukları ortaya koymuş-tur. Yazarın bu romanı yazmadaki temel amacı; yanlış batılılaş¬manın yol açtığı yanlışlıkları ve kişilerin yaşadığı yıkımları gözler önüne sermektedir.
Romanda anlatılan kişiler Tanzimat döneminde yaşamış veya yaşaması söz konusu tiplerdir. Bu yönüyle romandaki gerçek-ler, toplumsal gerçeklere ters değildir. Dolayısıyla roman zama¬nın gerçeklerini yansıtmaktadır.
Romanda verilmek istenen mesajın günümüzde de geçerliliği vardır. Batının dilini ve kültürünü bilmeden bilir gibi görünmek, eğlence yerlerinde ömrünü tüketmek ve tanımadığı kadına âşık olmak, her zaman aynı olumsuz neticelere yol açabilir. Bu ger¬çekleri göz önüne aldığımızda Araba Sevdası romanının zama¬nı ile sınırlı olmadığı görülmektedir.
Roman kişileri: Bihruz Bey: Alafrangalığa özenir, süslü ve gösterişi sever. Şık giyinir. Şımarık, sorumsuz ve züppe bir gençtir. Mösyö Piyer: Bihruz Beyin nabzına göre şerbet veren kurnaz bir ihtiyardır. Periveş: Sarışın, orta boylu, narin yapılı, gönül avcısı bir yosmadır. Gözleri çok güzel, çizgili koyu sarı, kaşları kumral, kilolu, burnu ise incecik, ağzı küçük ve biçimli-dir. Çengi: Uzun boylu, Periveş hanımdan daha yaşlı ve kilolu-dur. Mavi gözlü, esmer yüzlü, sürekli konuşan, gülmeyi çok se-ven, yaşına göre çok dinç biridir. Keşfi Bey: Bihruz Bey gibi züppe, alafrangalığa özenen süsü ve gösterişi seven biridir. Ay¬rıca yalancıdır.
Romandaki kişiler Tanzimat döneminin karakteristik özellikleri¬ni yansıtmaları İçin seçilmiştir. Bu kişilerle toplumdaki bu tiple¬re ilgi çekilmek istenmiş, belli bir kesim yansıtılmaya çalışılmış¬tır. Toplumun içinden seçilen bu kişilerden hareketle onların duyguları, yaşamları ve yaşam felsefeleri analiz edilmiştir.
Romanda mekân, ağılıklı bir yer teşki! etmektedir. Özellikle Çamlıca ve Beyoğlu'ndaki eğlence yerleridir romandaki mekân¬lar. Romanın asıl kahramanlarından olan Bihruz Bey buralarda arabası ile dolaşır ve âşık olduğu kıza, romanın diğer bir kah¬ramanı olan Periveş'e, Çamlıca'da rastlar. Romandaki bu-me¬kanlar, dönemin eğlence yaşamına damgasına vuran yerlerdir ve bu mekanlar kurgu değil, gerçektir. Gerek Bihruz Bey gerek¬se Periveş, romandaki bu mekânlarla bütünleşmiş kişilerdir; çünkü yaşamları bu mekânlarda geçmiştir ve bu mekânları çok sevmektedir. Bu mekânlar ve bu tür mekânlara takılan, yaşam¬larını bu tür eğlence yerlerinde geçiren ve yanlış kadınların pe¬şinden gidip elindekileri kaybeden kişilere günümüzde de rast¬lamak mümkündür. Bu açıdan romandaki olayların günümü¬zün olayları ve sosyal yaşamları ile ilgisi vardır. Yani Araba Sevdası günümüzün gerçeklerine ve sosyal yaşamına seslenebilen bir romandır.
Recaizâde Mahmut Ekrem'in bu romanında işlediği konu İle Ahmet Mithat Efendi'nin Felatun Beyle Rakım Efendİ'sİnin ve Şemsettin Sami'nin Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat romanının konusu arasında benzerlikler söz konusudur. Bu eserler de yanlış evli¬liklerin ve yanlış batılılaşmanın ortaya çıkardığı çarpıklıkları işle¬miştir. Ahmet Mithat Efendi, Felatun Beyle Rakım Efendi'de yanlış batılılaşmayı Felatun Bey tipi ile eleştirirken, doğru batı¬lılaşmanın nasıl olması gerektiğini Rakım Efendi tipi ile göster¬miştir. Recaizâde Mahmut Ekrem ise sadece yanlış batılılaşma¬nın örneği olan tipi, Bihruz Bey'i, ortaya koymuştur.